top of page

Ateş, Sudan bihaberdi

  • clsrhsnbooks
  • 11 May 2024
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 18 May 2024

Hasan ÇALIŞIR - Ateş sudan bihaberdi yazısı
Ateş sudan bihaberdi - Hasan ÇALIŞIR

Hikâyenin aslı

Yıllar evveline dayanırdı.

Su ateşi önce söndürür,

Sonra onun dumanında boğardı.

Ne gariptir ki o,

Severken öldüren bir âşıktı.

Bu yüzden su ateşe,

Yaşarken besbelli bir engeldi.

 

Ateş ilk başta soğuktu, soğuk dururdu.

Öyle herkese hemen ısınamazdı.

Severse zamanla yakınlaştıkça ısınır,

Yaklaştıkça kaynatırdı.

Çok geçmeden de

Kendinden uzaklaştırırdı.

Bu yüzden ateş suya bir şekilde

Bir şekilde engel teşkil etmekteydi.

 

Ateş sudan epey farklıydı

Ateşin bir amacı vardı

Varmak istediği bir ebediyet

Seyretmek istediği

Bir gökyüzü, bir mavilik

Bunun için miydi acaba

Durmadan göğe niyetlenmesi?

 

 Su öyle sıradan bir günde

Yıllarca bahsedilecek bir fedakârlık gösterdi

Ateşin o kızıllığının önünden bir anda çekildi

Damla damla düştü yeryüzüne

 

Bunun haberini alan ve

Suyun önünden çekildiğini duyan ateş,

Buna çok sevindi

Neden ve niye diye hiç düşünmedi

Ateşin bir gülümsemesi bir neşesi vardı

Size yemin ederim,

Onu gören suyun aşkı pekişti.

 

Ateş günlerce gecelerce

Yükseldikçe yükseldi göklere.

 

Bir ara su ateşe çok yakındı

Kaygı vardı bu yakınmalarında

Ve hepsi suyun içinden gelmekteydi.

 

Ateş ne vakit kızsa, sinirlense

Dibinde su biterdi

İnanır mısınız, onu bir tek

Su sakinleştirebilirdi.

 

Aylarca yıl geçti,

Belki de yıllarca ay…

Su ateşten,

Ateş de emellerinden vazgeçmedi.

Oysa su bunu çoktan denemişti.

 

Ateş ne vakit uzak kalsa sudan

Yaktı yıktı her şeyi

Adını değiştirdi,

Ona yangın denildi.

Geriye yalnızca kül bıraktı.

 

Ne yapılırsa yapılsın

Suya ulaşana kadar durmadı.

Su dışında hiçbir şey de

Onun bu hırçınlığını anlamadı.

 

Su ne vakit ayrı kalmak üzere

Akıp gitse ses etmeden

Hiç bilmediği bir yere.

Bozdu, yıktı her şeyi

Beddua aldı, sel oldu.

Bunları hak etmemişti,

Uzaklarda gözleri doldu.

Az daha gidecekken

Eli ayağı buz tuttu.

 

Yarım kalan sevdası

Yavaşça aklına dokundu

Belki o da bu yüzden

Ateşten başkasını sevemezdi,

Sevemeyecekti.

 

En nihayetinde ikisi de

Bu durumu kabullendi

Birleşmeleri hüsran,

Ayrılıkları faciaydı.

Bundan böyle herkes,

Kendi hayatını yaşayacaktı.

Kararlıydılar,

Kimseye bağlanmayacaklardı.

 

Zamanla ilk önce ateş değişti

Sonra ateşe şahitlik eden su değişti

Ateş eski ateş değildi

Güçlenmişti, her şeye karşı galip geliyordu

Artık ateş suyun boyunu geçiyordu.

Suyun dediklerine de kulak asmıyordu.

 

Ateş gitgide daha çok

Daha çok yükseliyordu.

Su sesleniyor, ateş duymuyordu.

Su sonra kıyamadı ateşe,

Korumak mı istemişti, o hiç bilinemedi.

Ama su sesleniyor, ateş duymuyordu

Su sonra dayanamadı

Çizdikleri sınırı aşmaya kalktı

Sokuldu ateşin ayaklarının dibine,

Buharlaştı, yükseldi göklere.

Bulutun adına, göğün şanına yakıştı

Ateş de zamanla oraya kadar ulaştı

Ateşle uzun uzun konuştu

Onun anladığını sanmıştı, yanıldı

Ateş hiddetlendi,

Atalarından öğrenmişti kibri,

Suyu bir an bile dinlemedi.

Su yumuşak kaşlarını gülüşüne iliştirdi,

Ateş buna bir anlam veremedi

Su da zaten o kadar çok beklemedi

Ateşten özür diledi,

Başı önde belki milyon yıl öncesine gitti

Yağdı bir anda yeryüzüne,

Önce ateşe,

Sonra sırasıyla dağa, taşa, toprağa, hasrete

 

Su bulanıklaştı, içine kapandı

Gün gün karamsarlaştı

Tabi yere düşünce

Bir hayli de dağıldı.

 

 Ona dert yanmaya gelene

Önce kendi kaderiyle, sonra

Gelenin kaderiyle muamele etti.

Artık suyun ateşe bakmaya yüzü yoktu

Ona hiçbir zaman olup biteni anlatamadı.

 

Uzaktan sevdi, uzaktan sarıldı

Uzaktan gülümsedi, uzaktan kolladı

Uzaktandı, yalnızca uzaktan

Ve olabildiğince yakınından

 

Ateş, bir gün suyu

Durgun halde buldu.

Yanına ilişip oturdu.

Ve yalnızca sustu.

Ta içinden gelen

O sıcaklık suyun yüzüne vurdu.

Ateş nefes aldıkça sustu,

İçindeki öfkeyi kustu,

Suya baktı, baktı, baktı ve sustu.

Eridi, öldü tabi su.

 

Uzak bir kentte yeniden doğdu

Gitti ateşi buldu.

Biraz da şeytana uydu,

Ateşin yanına sokuldu.

Ateşi söndürdü, ateşi boğdu

Günahı suya yazıldı,

Zaten bütün günahı da üstlendi.

 

Suya büyük cezalardan seçildi

Ateş ona ne zaman yaklaşsa

Yükseldi,

Ne zaman uzaklaşsa

Yere çakıldı.

 

Su kavuşamayacağını anladı

Kimi yaz akşamlarında

Sebepsizce yağdı.

Gözyaşlarını akıttı.

Dünyadaki âşıklar bunu

Romantizm sandı.

Su zamanla anladı:

Ölene kadar

Bir göğe bir yere

Bir göğe bir yere

Ölene kadar yani

Ateş suya susana dek işte

Su ölene dek…

Su o zamandan beri mekik dokur

Bir göğe bir yere

Bir göğe bir yere

O zamandan beri cezasını çeker

Bir yükselir bir düşer

İşte anlatılanlardan çıkardığıma gelince

Su ateşi böyle sever

Sahi bu arada ateş nerede?

Kim bilir hangi zevkinin peşinde!

 

Gözlerimle gördüm

Su, ateşi çok sevdi

Bu acı hikâyeyi anlatayım diye

Beni serbest bıraktı.

Gitmeden ekledi:

Bu hikâyeyi

Yalnızca onu dinleyenler bilirdi

 

Mesela

Islanacağım diye yağmurdan kaçmayanlar,

Mesela,

Yanacağım diye ateşten korkmayanlar.

 

Düzenlenme tarihi

1.      25.11.2017

2.      15.04.2020

 
 
 

Yorumlar


bottom of page